Geçmiş Etkinlikler

TÜRKİYE’DE FOLKLOR HAREKETLERİNİN GELİŞMESİ VE DİSİPLİN OLARAK ÜNİVERSİTEYE YERLEŞMESİ
Prof. Dr. Dursun Yıldırım, 15 Şubat 2019 tarihinde saat 11.00’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kurul Odası’nda “Türkiye’de Folklor Hareketlerinin Gelişmesi Ve Disiplin Olarak Üniversiteye Yerleşmesi” başlıklı bir seminer verdi.

ÂŞIKLAR SAZLARIYLA SÖZLERİYLE

İÜ Türk Halk Bilimi Uygulama Ve Araştırma Merkezi’nin düzenlediği “Âşıklar Sazlarıyla Sözleriyle” adlı program 19 Mart 2018 tarihinde saat 16.00’da Kâtip Çelebi Amfisinde gerçekleşti. Programın Açılış konuşmasını İÜ Türk Halkbilimi Uygulama Ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdulkadir Emeksiz yaptı.


Prof. Dr. Abdulkadir Emeksiz konuşmasına âşıkların eskiden beri belirli sıfatlara sahip olduğunu belirterek başladı. Bu sıfatların şartlarını saz, söz ve seyahat olarak sıralayarak sazın isimlerinin zamana göre değiştiğini belirtti. Aşığın sözünün sıradan olmadığını söyleyerek toplumun sözcülüğünü yaptıklarını aynı zamanda dile getirilmeyenleri ifade ettiklerini belirtti. Tamamlayıcı unsurun ise fiziki ve kültürel coğrafyalarda sanatlarını geliştirmek, birbirleriyle rekabet etmek, sözlerinin ağırlığını korumak üzere gerçekleştirmiş oldukları seyahat olduğunu belirtti. Âşık Mürsel Sinan’ın, Âşık Zakir Tekgül’ün ve Âşık Bekir İhlasi Akbulut’un âşıklık geleneğinin güçlü isimlerinden olduklarının altını çizerek sözü âşıklara verdi.

Âşık Mürsel Sinan öncelikle iki âşık ve bir şair olarak programa katıldıklarını belirtti. Âşık Deryamî’nin şiiriyle sözlerine başlayan Âşık Mürsel Sinan Azerbaycan ve Kars yöresinde söylenen özel bir divan havasından örnek verdi. Âşık olanların her konuda yazabilme kabiliyetlerinin olduğuna dikkat çekti. Âşıkların söylediği türkülerin kendi içinde muammalı olduğunu belirten Âşık Mürsel Sinan bu türküye de örnek verdi. “Ben giderim yollar gider”, “Sivrisinek Destanı” gibi özgün türkülerini dile getirdikten sonra sonra sözü Âşık Zakir Tekgül’e verdi.
Âşık Zakir Tekgül icrasına Âşık Sümmani’den sultani divan örneği vererek başladı. Âşık Mustafa Ruhanî’nin çırağı olduğunu dile getiren Âşık Zakir Tekgül okumanın önemine sazıyla vurgu yaptı. Erzurumlu Emrah’ın “Sabahtan Uğradım Ben Bir Fidana” adlı şiirini saz eşliğinde söylerken yağmurun yağma şeklinin dahi âşıklar tarafından saz ve sözle akıcı bir şekilde birleştirilebildiğini ifade etti. 


Daha sonra sözü alan Âşık Bekir İhlasî Akbulut ise zincirbent divan örneği verdi. Şiirlerinin çoğunu seyahat ederken yazdığını belirten Âşık Bekir Akbulut kendi yazdığı şiirlerden örnekler verdi.


TÜRK KÜLTÜR TARİHİNİN HAZİNELERİ

Prof. Dr. Yegane İsmailova, 26 Mart 2018 tarihinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kurul Odası’nda 12.30’da “Türk Kültür Tarihinin Hazineleri” başlıklı bir seminer verdi. Açılış konuşmasını İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyelerinden Dr. Öğr. Üyesi Ali Ahmetbeyoğlu yaptı. 


SAZIYLA SÖZÜYLE SARICAKIZ

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi A5 Katip Çelebi Amfisi’nde 14 Mayıs 2018 tarihinde saat 15.30'da Âşık Sarıcakız’ın icrasıyla bir etkinlik düzenlenmiştir.



DOSTLAR BENİ HATIRLASIN

İstanbul Üniversitesi Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından 21 Mart 2017 tarihinde saat 14.00’te Amfi 10’da düzenlenen “Dostlar Beni Hatırlasın” adlı programla Âşık Veysel, ölümünün 44. yılında anıldı. Program, Prof. Dr. Abdulkadir Emeksiz’in konuşmasıyla başladı. Emeksiz, Türk Âşıklık geleneği ve Âşık Veysel’in bu gelenek içindeki özel yerinden bahsetti. Âşık Veysel’in hayatı, kişiliği, dünya görüşü ve şiirlerinden yansımalarını aktardı. Emeksiz, Veysel’in şiirinin temel konularını özetledi ve onun dert, tabiat, vatan ve millet şairliği yönüne vurgu yaptı. Veysel’de görmemiz gereken en önemli farkındalıklardan birinin samimiyet olduğunu, onun varlığa, canlı ve cansız bütün nesnelere saygı duyan, sazıyla, sözüyle can veren bir usta olduğunu anlatarak dünyayla anlaşmazlığının da tabiatla değil, insanla olduğunu ifade etti.


Emeksiz’in ardından, Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan, Veysel’in Türk şiirinin ve genel olarak Türk Edebiyatının her alanına yayılan hikmet geleneğinin temsilcisi olduğunu belirtti, kültür temsilciliğine dikkat çekerek büyük Azeri şairi Şehriyar ile karşılaştırdı. Âşık Veysel’in şiirinin ırkları ve mezhepleri aşan birleştirici yönüne vurgu yapan Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan, aile arşivlerinde bulunan, Veysel’in kendi sesiyle yaşam hikâyesinden kesitler ve türküler içeren ses kayıtlarını dinleyicilerle paylaştı. Ardından Prof. Dr. Abdulkadir Emeksiz, türkünün kültür içindeki önemini, milletlerin var olabilmesi için gerekliliğini belirtti, Veysel’in “Türküz Türkü Çağırırız” şiirini seslendirdi. Program, Meliha Kılıç’ın solistliğiyle Âşık Veysel’in türkülerinden oluşan bir konserle sona erdi.


AYASOFYA: MABET VE ÖTESİ

Ayasofya Müzesi Müdürü Hayrullah Cengiz, 24.04.2017 tarihinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Amfi 5’te 14.45’te Ayasofya’yı ve tarihini anlattı.

İSTANBUL SEMİNERLERİ – 10

İstanbul Üniversitesi Türk Halkbilimi Uygulama ve Araştırma Merkezinin İstanbul Seminerleri kapsamında 10. Programı 25 Ekim 2017 tarihinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Genel Kurul Odasında gerçekleştirildi. Programın açılış konuşmalarını Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Samsakçı ve Türk Halkbilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdulkadir Emeksiz yaptı.

Meltem Deniz Doğan, “Bir Halk Yaratması olarak Futbol Tezahüratları: Beşiktaş Örneği ”adlı çalışmasını soru-cevap şeklinde hazırladığını belirtti. Doğan, çalışmanın taraftar, tezahürat ve halkbilimi olmak üzere 3 boyutta incelendiğine dikkat çekti. “Tezahürat metinlerinin şekilleri de halk yaratmalarına benziyor mu?” sorusunun ve bu sorulara aranılan cevapların orijinalliğini de bu çalışmayla ortaya çıkarmaya çalıştığını söyledi. Aynı zamanda taraftarın olduğu her yerde davulun olduğunu görebildiğimizi ve şiirlerin bunun yardımıyla tezahüratlara uyarlanmasında içselleştirmeyi de sağladığını belirtti. Bunlara ek olarak tezahüratların halkbilimiyle ve diğer bilimsel disiplinlerce olan bağlantısından folklorun mahiyetinin ne derece önemli olduğunun çalışmayla beraber ortaya çıkarılmaya çalışıldığının altını çizdi. Meltem Deniz Doğan konuşmasını Prof. Dr. Abdulkadir Emeksiz’e teşekkür ederek sonlandırdı.

Daha sonra sözü alan Nuh Bektaş “Folklor ve Metinlerarasılık” çalışmasını anlattı. Çalışmada öncelikle metinlerarasılık kavramın ne olduğunu açıklamaya çalışarak başlandığının altını çizdi. Metinlerarasılık’ın bir bakış açısı olduğunu, olay örgüsü ve anlatma şekillerinde çeşitli değişiklikler olabileceğini aynı zamanda folklore de anlayış bakımından yabancı olmadığını söyledi. Bu kapsamda metnin ne olduğu sorusunu sormamıza yardımcı olduğunu belirtti. Bununla beraber “Metin yaklaşımlarında sadece yazılı ve kayda alınmış nesnelerin mi yoksa anlam içeren her nesneyi metin diye tanımlayabilir miyiz?” sorularını sormamıza da yardımcı olacağını belirtti. Çalışmanın, bir metnin sadece kendinden ibaret olup olmadığını tartışmamıza olanak sağladığının altını çizen Nuh Bektaş metnin başka metinlerle nasıl bağlantıları olabilir sorularını sormamızı ve araştırmamızı sağlayacak mahiyette olduğuna dikkat çekerken çeşitli örneklerle sağlamlaştırılan çalışmanın önemini vurguladı. Folklorun ve metinlerarasılık kavramının sadece kendi alanını değil pek çok sanat dalını da etkileyecek niteliğe sahip olduğunu belirterek konuşmasına son verdi.



ORHUN KİTABELERİNDEN DEDE KORKUT’A KADAR MİLLİ KİMLİK HASSASİYETİMİZ

İÜ Türk Halkbilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin düzenlediği İstanbul Seminerlerinin on birincisi 20 Aralık 2017 tarihinde saat 14.00’te Türk Halkbilimi Uygulama Ve Araştırma Merkezinde gerçekleşti. Programın açılış konuşmasını Türk Halkbilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdulkadir Emeksiz yaptı

Prof. Dr. Fikret Türkmen konuşmasına mekânı ve zamanı artı işareti şeklinde düşündüğünü belirterek başladı. Dar- açık mekân, dar- kapalı mekân, geniş -açık mekân, geniş-kapalı mekân şeklinde ayırdığını söyleyerek bu mekânların kendisine has özellikleri olduğuna dikkat çekti. Kapalı- dar mekânı hasta ruhlu olarak değerlendirdiğinin altını çizen Prof. Dr. Fikret Türkmen kapalı geniş mekânın entrikaların, ihanetlerin olduğu mekanlar olduğunu ve bu mekanların da daha çok saraylar olduğunu belirtti. Dar-açık mekânların ise köy, kasaba ve yayla gibi yerler olduğunu söyledi. Bu mekânda oluşan eserlerin mutlak surette tabiat olaylarının insan gibi tasavvur edildiğini aynı zamanda insanların kendilerini tabiatın bir parçası gibi gördüklerini vurguladı. Açık-geniş mekânın destan ve mitolojik mekân olduğunu belirtti. Mitoloji ve destanların geniş mekânda yaşayan insanların psikolojisiyle yaratılan ürünler olduğunu belirtti.
Dede Korkut Anlatılarının ortaya çıktığı zamanlarda Türk toplumunda müthiş bir hukukun var olduğunu vurgulayarak bu hassasiyetlerin 7-8. yy’den başlayarak 20.yy.’e kadar devam ettiğini belirtti. Prof. Dr. Fikret Türkmen abidelerde açıklanan milli hassasiyetlere sahip olmamız gerektiğinin altını çizerek konuşmasına son verdi.

50 YILDIR "MERAK" PEŞİNDE

İÜ Türk Halkbilimi Uygulama Ve Araştırma Merkezi ve İÜ Edebiyat Fakültesi Çeviribilim Bölümünün ortak düzenlediği “50 Yıldır Merak Peşinde: M. Sabri Koz” adlı program 21 Aralık 2017 tarihinde saat 15.30’da Kâtip Çelebi Amfisinde gerçekleşti. Programın açılış konuşmalarını İÜ Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hayati Develi, İÜ Almanca Mütercim Tercümanlık Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Necdet Neydim ve Türk Halk Bilimi Uygulama Ve Araştırma Müdürü Prof. Dr. Abdulkadir Emeksiz yaptı.

M. Sabri Koz konuşmasına kendisini tanıtarak başladı. Çocukluğundan itibaren yaşadığı tecrübelerden ve öğrendiği bilgilerden örnekler vererek sözlerine devam etti. Kendisini heveskâr, fakat sadece bir heveskâr değil, meraklı bir heveskâr; meraklı bir heveskâr değil, meraklı bir heveskâr ve talebe olarak tanımlayan Sabri Koz kütüphanelere merakının küçük yaşlarda başladığını söyledi. Öğretmen okulunda iken Cumhuriyetin ilk yıllarından kalma 3000 kitap bulunan bir kütüphane keşfettiğini belirtti. Fırsatını bulduğu an kütüphaneye koştuğunu söyleyen M. Sabri Koz kütüphanede Folklor Araştırmaları Dergisini okumaya başladığını anlattı. Eskiden şiir, roman, deneme yazdığını söyledi.17 yaşında Sakarya’da öğretmen olduğunu belirterek köylerde derleme yaptığının altını çizdi. Her şeyi yerinde görerek orijinal bilgiler elde ettiğini vurguladı. Öğretmenlik aşkıyla 25 yıl burada çalıştığını söyledi. Ne arkadaş, ne ev ne iş, ne mahalle değişikliğinden hoşlanmadığını belirtti. İstanbul’da bir okulda çalıştığını söyledi. Editörlük deneyimlerini anlatırken aynı zamanda hocaları ile birlikte çeşitli okumalar yaptığının altını çizdi. M. Sabri Koz, Orhan Şaik Gökyay’ın öğrencisi olduğunu vurgularken aynı zamanda hocasıyla olan anılarından bahsetti.

20 yaşında sahafların müşterisi olduğunu belirten M. Sabri Koz ilk yazma kitabını, ilk cönkünü Sahaflar Çarşısında bir tezgâhtan aldığını söyledi. Kitaplığındaki her yazmanın bir hikâyesi olduğunu anlatırken bu yazmaları toplayarak bir kütüphane oluşturduğunu vurguladı. Cönk, mecmua ve defter arasındaki ayrımların nasıl yapılması gerektiğine dair bilgilerini paylaştı. Kitapların isimlerini içeriklerinden değil, şekillerinden aldıklarını belirtti. Özellikle gençlerin çok çalışması ve çok okuması gerektiğini aynı zamanda kütüphanelerden olabildiğince yararlanmaları gerektiğinin önemine dikkat çekti. M. Sabri Koz konuşmasına Nasreddin Hoca fıkrasından bir örnek vererek son verdi. Program M. Sabri Koz’ a Prof. Dr. Hayati Develi tarafından plaket verilerek sona erdi.


NURETTİN TOPÇU’YU ANMA ETKİNLİĞİ

13 Mayıs 2016 tarihinde 15.30-17.00 saatleri arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kurul Odası’nda Prof. Dr. Emin IŞIK ve Prof. Dr. Musa Kazım ARICAN’ın konuşma yaptıkları Nurettin Topçu’yu Anma Etkinliği gerçekleşti. 

100. YILINDA ERMENİ MESELESİ


2 Nisan 2015 Perşembe günü Doç. Dr. Fatih Mehmet Sancaktar’ın oturum başkanlığında ve Doç. Dr. Recep Karacakaya ile Yrd. Doç. Dr. Recep Karaca’nın konuşmacı olarak katıldığı “100. Yılında Ermeni Meselesi” başlıklı konferans düzenlenmiştir.
Programda geçmişten günümüze Türk-Ermeni ilişkileri ve bu ilişkinin tarihsel boyutu üzerinde durulmuş olup tehcir noktasına nasıl gelindiği açıklanmıştır.


HAYALİ CENGİZ SAMSUN KARAGÖZ İCRASI

15 Mayıs 2015 tarihinde Karagöz ustası Hayali Cengiz Samsun tarafından Edebiyat Fakültesi öğrencileri ve program davetlilerine geleneksel Türk Tiyatrosunun önemli bir türü olan Karagöz oyunu icrası gerçekleştirilmiştir.
    Program kapsamında öncelikle davetlilere Karagöz hakkında bilgi verilmiş, daha sonra ise Edebiyat Fakültesi Amfi 10’a kurulan perdede Karagöz’ün Salıncak Safası” adlı klasik oyun icrası gerçekleştirilmiştir.

    Yoğun bir seyirci katılımıyla gerçekleştirilen program soru-cevap kısmıyla son bulmuştur.


ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYAT'NIN SOSYO-KÜLTÜREL ART ALANI


23 Kasım 2015 tarihinde, İstanbul Üniversitesi Türk Halkbilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen seminer programı kapsamında Doç. Dr. Necdet Neydim, “Çocuk ve Gençlik Edebiyat'nın Sosyo-kültürel Art Alanı” hakkında değerlendirmelerde bulunmuştur.
Neydim, öncelikle masal türü hakkında, daha sonra masalın hitap ettiği kitle hakkında bilgi vermiştir. Masalın hitap kitlesi olarak çocuğun nasıl tanımlandığı vurgulanmış, Masallar ve çocuk kitaplarındaki anlatılarla topluma hangi düşüncelerin dayatılmaya çalışıldığı gibi sosyolojik konulara değinilmiştir. Son olarak ise Neydim, masallarla aslında bilinçli olarak belli davranış ve düşünce kalıplarının çocukluktan itibaren insanlara aktarıldığını belirtmiştir. Program soru-cevap kısmıyla son bulmuştur.


Bibliyografya Çalışmaları

Yine İstanbul Üniversitesi, Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak Türk Halk Edebiyatı Anabilim Dalı ile koordineli olarak lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerine bibliyografya ödevi verilmektedir. Bu ödevler neticesinde başta halkbilim olmak üzere, edebiyat, tarih, tasavvuf, sosyoloji vb. sosyal bilimler alanlarında onlarca süreli yayın taranmış ve taranmaya da devam edilmektedir. 2014 yılı içerisinde bu çalışmalar merkez tarafından oluşturulmuş özel formatlarla elektronik ortamda kayıt altına alınıp daha sonra yapılacak çalışmalarda kullanılmak üzere bibliyografik künye listeleri oluşturulmuştur.

Derleme Faaliyetleri

İstanbul Üniversitesi, Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak Türk Halk Edebiyatı Anabilim Dalı ile koordineli olarak lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerine derleme ödevleri verilmektedir. Bu bağlamda Türk halk edebiyatı anabilim dalından ders alan öğrenciler tarafından, halkbilim, mitoloji-efsane, halkbilimi ve küresel kültür gibi derslerde sahada derleme çalışması yapılmakta, bu derlemeler halkbilim derleme yöntemlerine göre hazırlanıp CD’lere kaydedilmiş halde merkez arşivine dâhil edilmektedir. Derleme faaliyetleri sonucu elde edilmiş veriler 2014 yılı içerisinde merkez arşivine elektronik olarak kaydedilerek halkbilim alanında yapılacak çalışmalarda kullanılmak üzere tasnif edilmeye başlanmıştır.


5. Uluslararası Barikat Film Festivali

5. Uluslar arası Barikat Film Festivali kapsamında İstanbul Üniversitesi Türk Halkbilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Edebiyat Fakültesi’nin ortak yürüttüğü çalışma çerçevesinde 5 Aralık 2014 Cuma günü Edebiyat Fakültesi Amfi 5 nolu derslikte film gösterimi gerçekleştirilmiştir.Aynı günün akşamı ise İstanbul Üniversitesi Cemil Bilsel Konferans Salonu’nda daha geniş kapsamlı olarak Barikat Film Festivali gösterimi, Anadolu Ateşi gösterisi, Ege Konseri gerçekleştirilmiştir.


Divan Şiirinde Osmanlı Hayatı

İstanbul Üniversitesi Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından altıncısı düzenlenen İstanbul Halk Bilimi Seminerleri çerçevesinde 30 Nisan 2014 tarihinde saat 14:00’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı öğretim üyesi Muhammet Nur Doğan “Divan Şiirinde Osmanlı Hayatı” adlı bir seminer vermiştir. Akademisyen ve öğrencilerin yoğun katılımıyla Edebiyat Fakültesi genel kurul odasında gerçekleştirilen programda Doğan, Osmanlı toplum hayatına dair izleri divan şiiri örnekleriyle açıklamış, bu konularla ilgili çarpıcı örneklere yer vermiştir. Özellikle Lisans ve lisansüstü düzeyindeki öğrencilerin katıldığı program Osmanlı hayatına dair ufuk açıcı olmuştur.

Seminerin ardından Halk Müziği Dinletisi gerçekleştirilmiştir. Dinleti çerçevesinde bağlamada Kazım Ünür, nefesli sazda Hasan Bilgilioğlu, ritimde Kayhan Örenel solist Meliha Kılıç’a eşlik etmiştir.






Dilin Çekirdeği

İstanbul Üniversitesi Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından beşincisi düzenlenen İstanbul Halk Bilimi Seminerleri çerçevesinde 29 Mayıs 2013 tarihinde saat 14:00’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili okutmanlarından Halil Açıkgöz tarafından Dilin Çekirdeği adlı etkinlik gerçekleştirilmiştir. Akademisyenler ve öğrenciler tarafından yoğun ilgiyle karşılanan etkinlikte Halil Açıkgöz belli başlı dil teorileri üzerinde durmuş, bunların eksik ve yanlış yönlerini eleştirmiştir. Konuyla ilgili uzun yıllardır çalışan ve fikir üreten Açıkgöz kendi birtakım teoriler ortaya koymuş ve bunları ilgili olanlarla paylaşmıştır. Özellikle lisansüstü eğitimine devam eden öğrencilerin katıldığı program bu yönüyle öğrenciler için ufuk açıcı olmuştur.


Sadi Yaver Ataman'ın Eserlerinde İstanbul Folkloru

İstanbul Üniversitesi Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından dördüncüsü düzenlenen İstanbul Halk Bilimi Seminerleri çerçevesinde 25 Mart 2013 tarihinde saat 14:00’da Arel Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Halk Edebiyatı Anabilim Dalı öğretim görevlilerinden Nezire Gamze Ilıcak tarafından Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folkloru adlı etkinlik gerçekleştirilmiştir. Akademisyenler ve öğrenciler tarafından yoğun ilgiyle karşılanan etkinlikte özellikle türküler üzerine önemli çalışmaları bulunan Ataman’ın çeşitli eserlerinden İstanbul folkloru ile ilgili bilgiler aktarılmıştır. Konuyla ilgili olarak İstanbul Üniversitesi Türk Halk Edebiyatı Anabilim Dalında yüksek lisans tezi hazırlamış olan Nezire Gamze Ilıcak çalışmaları esnasında edindiği tecrübelerini özellikle Türk Halkbilimi alanında uzmanlaşmak isteyenlerle paylaşmış, onlara tavsiyelerde bulunmuştur. Özellikle lisansüstü eğitimine devam eden öğrencilerin katıldığı program bu yönüyle öğrenciler için ufuk açıcı olmuştur.

Türk Halk Hikâyelerinde Kadın

İstanbul Üniversitesi Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından üçüncüsü düzenlenen İstanbul Halk Bilimi Seminerleri çerçevesinde 27 Kasım 2012 tarihinde saat 14:00’da Fatih Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Halk Edebiyatı Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Dr. Esra Öner tarafından Türk Halk Hikayelerinde Kadın adlı etkinlik gerçekleştirilmiştir. Akademisyenler ve öğrenciler tarafından yoğun ilgiyle karşılanan etkinlikte Türk halk edebiyatının önemli türlerinden olan halk hikayelerinde kadın konusunun nasıl ele alındığı, destandan halk hikayesine geçiş sürecinde kadın unsurunun anlatımında ne gibi değişimler yaşandığı üzerinde durulmuştur. Konuyla ilgili olarak İstanbul Üniversitesi Türk Halk Edebiyatı Anabilim Dalında doktora tezi hazırlamış olan Dr. Esra Öner çalışması esnasında edinmiş olduğu tecrübeleri özellikle Türk Halkbilimi alanında uzmanlaşmak isteyenlerle paylaşmış, onlara tavsiyelerde bulunmuştur. Özellikle lisansüstü eğitimine devam eden öğrencilerin katıldığı program bu yönüyle öğrenciler için ufuk açıcı olmuştur.


Eyüp Sultan Türbesi Etrafında Teşekkül Eden Efsaneler

İstanbul Üniversitesi Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından üçüncüsü düzenlenen İstanbul Halk Bilimi Seminerleri çerçevesinde 30 Mayıs 2012 tarihinde saat 14:00’da Marmara Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Halk Edebiyatı Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Dr. Nursel Uyanıker tarafından Eyüp Sultan Türbesi Etrafında Teşekkül Eden Efsaneler adlı etkinlik gerçekleştirilmiştir. Akademisyenler ve öğrenciler tarafından yoğun ilgiyle karşılanan etkinlikte Türk halk edebiyatının önemli türlerinden olan efsanelerin derlenmesi ve derlenen malzemenin incelenmesi hususunda Eyüp Sultan örneği üzerinden bilgiler aktarılmıştır. Konuyla ilgili olarak İstanbul Üniversitesi Türk Halk Edebiyatı Anabilim Dalında doktora tezi hazırlamış olan Nursel Uyanıker alanda karşılaştığı zorlukları özellikle Türk Halkbilimi alanında uzmanlaşmak isteyenlerle paylaşmış, onlara tavsiyelerde bulunmuştur. Özellikle lisansüstü eğitimine devam eden öğrencilerin katıldığı program bu yönüyle öğrenciler için ufuk açıcı olmuştur.


Geleneksel Türk Okçuluğu Günü

“İstanbul Üniversitesi Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi” ile “Kültür ve İktisat Birliği” ortak çalışma olarak Türk kültürünün kaybolmaya yüz tutmuş önemli öğelerinden geleneksel okçuluğumuzun hatırlanması ve tanınması amacıyla İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Genel Kurul Salonunda 11 Mayıs 2012 tarihinde 14.30 ile 17.30 saatleri arasında “Geleneksel Türk Okçuluğu Günü” düzenlemiştir.


Geleneksel okçuluğumuzun tanınması ve dirilmesi arzusuna gönül vererek yurtiçinde konuyla alakalı birçok çalışmaya öncülük eden ve hâlen “54. Orta Geleneksel Okçuluk Topluluğu”nda çalışmalarına devam etmekte olan Turgay Tümke, “Geleneksel Türk Okçuluğu” adlı bir konferans vermiştir. Tümke’nin konferansının ardından öğrenci tebliğlerine geçilmiş ve İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencileri konuyla ilgili araştırmalarını birer sunumla paylaşmışlardır.

Öncelikle Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü 4. sınıf öğrencilerinden Anıl Şen, “Okmeydanı ve Kemankeşler Tekkesi” adlı bir konuşma gerçekleştirmiş, konuyla ilgili bilgilerini görsel unsurlarla süsleyerek aktarmıştır. Daha sonra yine aynı bölümde 4. Sınıf öğrencisi olan Furkan Karatopraklı “Klasik Edebiyatımızda Ok ve Yay Kavramları” adlı bir konuşma yapmış, konuyla ilgili olarak klasik edebiyatın önemli şairlerinin divanlarını inceleyen Karatopraklı bu divanlarda ok ve yay kavramlarına nasıl, niçin, hangi unsurlara bağlı olarak yer verildiği gibi konular üzerinde değerlendirmelerde bulunmuştur. Ardından Serap Altuğ adlı öğrencimiz “Destanlarımızda Ok ve Yay Kavramları” adlı bir tebliğ sunmuş, Türk destanlarında ok ve yay kavramlarının hangi amaçla kullanıldığı konusunda değerlendirme ve tespitlerini aktarmıştır. Öğrenci tebliğleri çerçevesinde son olarak Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü 4. sınıf öğrencilerinden Cenk Küçük “Yeniçeri Ortaları ve Solaklar” adlı tebliğini sunmuş, konuyla ilgili yapmış olduğu araştırmalar sonucu edinmiş olduğu tespitlerini ilgililerle paylaşmıştır.

Konferansın ve öğrenci tebliğlerinin ardından “İçinden Ok Geçen Türküler” adlı Halk Müziği Dinletisi gerçekleştirilmiştir. Dinleti çerçevesinde bağlamada Kazım Ünür ve Koray Burak Erdemir, kavalda Hasan Bilgilioğlu solist Meliha Kılıç’a eşlik etmiştir. Ok ve yay kavramlarına çeşitli şekillerde yer veren pek çok türkü icra edilmiştir.

Dinleti sonrasında Turgay Tümke ve ekibi ok atışları gerçekleştirmiş, anlatılanları uygulamalı olarak da ilgililere sunmuştur.

Geleneksel Türk Okçuluğu Günleri adlı etkinlik öğrencilerin de sunumları ile katılımının sağlanması, unutulmaya yüz tutmuş bir geleneğin genç nesillere akademik araştırmalar yapan bir kurumun çatısı altında hatırlatılması, bu geleneğe karşı ilgi uyandırılmaya çalışılması bakımından çok faydalı olmuştur.

Hikâyelerde Türkiye'nin Türküleri

İstanbul Üniversitesi Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından 28 Aralık 2011 tarihinde saat 14:00’da Edebiyat Fakültesi Genel Kurul Odasında Hikâyeleriyle Türkiye’nin Türküleri adlı etkinlik gerçekleştirilmiştir. Etkinlikte Türk Halk Edebiyatı Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Doç. Dr. Abdulkadir EMEKSİZ ve Yrd. Doç. Dr. Ferhat ASLAN tarafından hikâyeleri anlatılan türküler solist Meliha KILIÇ ve saz ekibi tarafından icra edilmiştir.

Akademisyenler ve öğrenciler tarafından yoğun ilgiyle karşılanan etkinlikte tek bir yöre veya konuya bağlı kalınmamış, pek çok yöreden çeşitli konuları ihtiva eden türküler icra edilmiştir. Milli kültürün önemli unsurlarından olan türkülerin nasıl ortaya çıktığı, ne tür olaylar üzerine yakıldığı vb. konularda öğrenciye bilgi sunulması ve derslerde çeşitli yönleri ile ele alınan türkülerin icrasının da uygulamalı olarak gösterilmesi bakımından, etkinlik öğrenciler adına da çok faydalı olmuştur.

Türk Halk Edebiyatı Anabilim Dalı’nda İstanbul Türküleri ile ilgili yüksek lisans tezi hazırlamakta olan solist Meliha KILIÇ öğrencilere derslerde edinilen bilgilerin yaşanan hayatın içinde uygulama alanları bulabildiğini, günlük hayatta bu bilgilerin çeşitli şekillerde değerlendirilebildiğini göstermesi bakımından da ayrıca örnek olmuştur. Türk Halkbilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi ilerleyen zamanlarda öğrencilerin daha fazla içinde bulunabileceği, öğrencileri sunumlara, konuşmalara teşvik edecek programların yapılmasına devam edilecektir.



Halk Hikâyeciliğinin Yeni İcra Ortamı Olarak Sinema

İstanbul Üniversitesi Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından ikincisi düzenlenen İstanbul Halk Bilimi Seminerleri çerçevesinde 7 Aralık 2011 Çarşamba günü saat 14:00’da Fulya Alıç tarafından Halk Hikayeciliğinin Yeni İcra Ortamı Olarak Sinema adlı etkinlik gerçekleştirilmiştir. Akademisyenler ve öğrenciler tarafından yoğun ilgiyle karşılanan etkinlikte Türk halk edebiyatı metinlerinin elektronik ortamda nasıl kullanıldığı, görsel medyaya kaynak olması açısından halk hikâyelerinin nasıl bir önem taşıdığı gibi konular üzerinde durulmuş, öğrencilere Türk Halk Edebiyatı Anabilim Dalı’nda bazı derslerde verilen bilgilerin elektronik ortamda nasıl kullanılabileceğine dair ufuk açıcı bilgiler verilmesi amaçlanmıştır.

2011 yılında Türk Halk Edebiyatı Anabilim Dalı’nda Halk Hikâyeciliğinin Yeni İcra Ortamı Olarak Sinema ve Sinemaya Uyarlanan Türk Halk Hikâyeleri adlı yüksek lisans tezini hazırlayan Fulya Alıç, hikâyelerin sinemaya nasıl uyarlandığı, bu uyarlamalar esnasında nelerin değiştiği, hatta farklı tarihlerde yapılan farklı uyarlamalarda hangi motiflerin yer aldığı ya da almadığı, görsel medyaya halk edebiyatının ve özellikle halk hikâyelerinin hangi açıdan malzeme sunduğu, Türk kültürü ile ilgili hangi motiflerin halk hikâyelerinden sinemaya nasıl geçtiği gibi konular üzerinde durmuştur.

Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezinin salonun küçük olması sebebiyle pek çok dinleyicinin bütün çabalara rağmen ayakta dinlediği konuşmaya ilgi büyük olmuş ve konuşma yaklaşık iki saat sürmüştür. İlerleyen zamanlarda öğrenciler için ufuk açıcı olan, yeni çalışma alanları konusunda bilgi veren, derslerde edindikleri bilgileri kullanabilecekleri alanlarla ilgili yol gösteren bu tür etkinliklerin öğrencilerin de isteği üzerine daha sık gerçekleştirilmesi planlanmaktadır.

Evliya Çelebi Programı

UNESCO’nun 2011’i Evliya Çelebi yılı ilan etmesi dolayısıyla yurt çapında çeşitli kuruluşlar tarafından birçok etkinlik düzenlenmiştir.

İstanbul Üniversitesi Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi de bu anlamlı yıl dolayısıyla Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencilerinin katkılarıyla 7 Haziran 2011 tarihinde Edebiyat Fakültesi Genel Kurul Salonunda “Evliya Çelebi Programı” düzenlemiştir. Akademisyen ve öğrencilerin yoğun ilgisiyle gerçekleştirilen program yaklaşık üç saat sürmüştür.

Program; Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi müdürü Prof. Dr. Şeyma Güngör’ün açılış konuşmasıyla başlamıştır.

Programda ilk olarak Yrd. Doç. Dr. Ferhat Aslan “Evliya Çelebi’nin Hayatı ve Eserleri” adlı bir konuşma yapmıştır. Aslan, konuşmasında öncelikle Evliya Çelebi’nin hayatına kronolojik olarak değinmiş, daha sonra onun kişiliği hakkında bilgi vermiş ve son olarak da Evliya’nın seyahatlerinden ve seyahatlerinin sonucunda ortaya çıkan Seyahatname adlı eserden bahsetmiştir.

Daha sonra Doç. Dr. Abdulkadir Emeksiz “Kaynak Olarak Evliya Çelebi, Seyahatname” adlı bir sunum yaptı. Emeksiz öncelikle Seyahatnamenin nitelik ve önemi, Seyahatname’ye dair çalışmanın zorlukları hakkında bilgiler vermiştir. Daha sonra Evliya Çelebi’nin amaçları ve kaynaklara yaklaşımını vurgulamıştır. Son olarak da araştırmacıların Seyahatname’ye yaklaşımından bahsedip Seyahatname’yle ilgili çeşitli bilim dallarında yapılan yüksek lisans ve doktora tezlerinden örnekler sunmuştur.

Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan, edebiyat ve metinleri anlamada kaynak olması konusunda Evliya Çelebi’den bahsetmiştir. Seyahatname’nin araştırmacıların tespit edemedikleri bazı noktalara ışık tuttuğunu vurgulamıştır. Doğan, bu konuda kendi tespitlerinden bazı örnekler sunmuştur.

Oğuzhan Bozkuş isimli öğrenci “Evliya Çelebi ve İbn-i Batuta Seyahatnamelerinde Ayasofya Algısı” isimli bir konuşma yapmış ve Evliya Çelebi ile İbn-i Batuta Seyahatnameleri’nde Ayasofya’nın nasıl geçtiği mukayeseli olarak örneklerle ifade edilmiştir.

Prof. Dr. Hayati Develi ise “Evliya Çelebi Ne Söyler, Nasıl Söyler” adlı konuşmasıyla Evliya Çelebi’ye dil ve üslup açısından yaklaşmıştır. Develi, Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde genel olarak nelerden bahsettiğine ve bahsettiği hususları nasıl bir dil, üslup özellikleriyle yazıya geçirdiğine değinmiştir. Evliya Çelebi’nin kendisine has kimi zaman gerçek ve tarihi bilgilere dayanan kimi zaman ise mübalağalı üslubu hakkında bilgiler vermiştir.

Son olarak da Müzisyen Levent Güler “Evliya Çelebi ve Türk Müziği” adlı konuşmasıyla Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde yer alan müzik enstrümanları ile çeşitli makam ve usullerden bahsetmiştir.

Program, Levent Güler’in icra ettiği XVII. yüzyıl Türk müziği örnekleri ve öğrencilerin misafirlere ikramıyla son bulmuştur.

Ahmet Rasim'e Göre Eski İstanbul'un Tipleri

İstanbul Üniversitesi Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti olması sebebiyle İstanbul folklorunu tanıtmaya yönelik alanın uzmanları tarafından belli aralıklarla gerçekleştirilecek olan İstanbul Halk Bilimi Seminerleri Dizisine başlamıştır.

Eski İstanbul’un meşhur olmuş delileri, dilencileri, kopukları ve kabadayılarının pek çok yönüyle anlatıldığı bu toplantının amacı eski İstanbul folklorunu genç kuşaklara tanıtmaktır. İstanbul’un 2010 Avrupa Kültür Başkenti olması dolayısıyla İstanbul Üniversitesi Türk Halkbilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından da İstanbul kültürünün bir parçası olan folklorunun tanıtılmasına ağırlık verilmiştir. Bu toplantıda İstanbul folkloru Ahmet Rasim’in eserlerinde yer aldığı şekliyle anlatılmıştır.

Türk Halk Edebiyatı Anabilim Dalı’nda Araştırma Görevlisi olan Zehra HAMARAT tarafından konuşma gerçekleştirilmiştir. 2010 yılında “Ahmed Rasim’in Eserlerinde İstanbul Folkloru” adlı yüksek lisans tezini hazırlayan Hamarat’ın yaklaşık iki saat süren konuşmasına lisans öğrencileri ve akademisyenlerle beraber özellikle lisansüstü eğitimine devam eden yüksek lisans ve doktora öğrencileri tarafından programa yoğun ilgi gösterilmiştir. Gelen yoğun istek üzerine 2011-2012 Eğitim Öğretim yılında da İstanbul folklorunu konu edinen ve alanın uzmanları tarafından yapılacak olan konuşmalarla devam edilmesi planlanmaktadır.

Japon Medyasında Türk İmajı

2010 Türkiyede Japon yılı olması dolayısıyla yurt çapında çeşitli kuruluşlar tarafından birçok etkinlik düzenlenmiştir.

İstanbul Üniversitesi Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi de bu anlamlı yıl dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı ile birlikte 27 Ekim 2010 tarihinde Edebiyat Fakültesi Kurul Odasında “Japon Medyasında Türk İmajı” konulu toplantıyı düzenlemiştir. Akademisyen ve öğrencilerin yoğun ilgisiyle gerçekleştirilen program yaklaşık üç saat sürmüştür.

Program; Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi müdürü Prof. Dr. Şeyma Güngör ve İstanbul Kültür Mirası ve Kültür Ekonomisi Envanteri Projesi koordinatörü Hakan Tanrıöver’in açılış konuşmalarıyla başlamıştır.

Programda ilk olarak Doç. Dr. Abdulkadir Emeksiz “İstanbul Halk Kültürü Grubu Çalışmaları” adlı konuşmasıyla İstanbul Kültür Mirası ve Kültür Ekonomisi Envanteri Projesi dahilinde yürütülen çalışmaları tanıtmıştır.

Daha sonra Yrd. Doç. Dr. Ferhat Aslan “Uzaktaki Yakınımız: Japonya” adlı bir sunum yapmıştır. Aslan konuşmasında Japon tarihi ve kültürü hakkında önemli bilgiler vermiştir.

Prof. Dr. Hayato Yamanaka, “Japon Medya Kültüründe Türk İmajı” adlı konuşmasını yapmıştır. Konuşmanın simultane çevirisi Türk Halk Edebiyatı Anabilim Dalı doktora öğrencisi Kiyoko İto tarafından gerçekleştirilmiştir.

Japon medya kültürünün çizgi film ve çizgi roman gibi türleri dünya çapında çok yoğun bir ilgiyle takip edilmektedir. Ancak günümüzdeki Japon medyasını anlamak için yakınçağa kadar geriye doğru bir seyir takip etmek gerekmektedir. Bu Japon medya kültürü tarihini anlamamızı sağlayacaktır. Prof. Dr. Hayato Yamanaka bizlere Japon medya kültürünün tarihini bu bağlamda anlatmış ve tarihten gelen özelliklerini tanıtmıştır.

Japon medyasında (gazete, televizyon, çizgi film ve pop müziği ağırlıklı olmak üzere) Türk imajının, daha özel anlamda da İstanbul imajının nasıl olduğu, bu dalın uzmanı Prof. Dr. Yamanaka tarafından dile getirilmiştir.

Yamanaka’nın yapmış olduğu konuşmanın ardından katılımcıların soruları cevaplanmıştır.

Neyzen Emrah Dede tarafından Türk müziği icrası gerçekleştirilmiş, daha sonra Japon müziğinin geleneksel enstrümanı koto eşliğinde Wakako Terada tarafından Japon müziğinden örnekler sunulmuştur.

Son olarak Yoko Abe ve Kinuko Sakamoto tarafından ünlü Japon çay seramonisi gerçekleştirilmiştir. Program, Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin misafirlere ikramıyla son bulmuştur.